selam

14 Mayıs 2008 Çarşamba

Afyon kalesi tırmanış

Afyon Kalesi, Arzava ülkesine sefer düzenleyen Hitit İmparatoru II.Murşil tarafından MÖ.1350 yılında, askerlerinin kışı geçirmeleri amacıyla 226 m. yüksekliğindeki trakit bir kaya kütlesi üzerinde yapıldığı sanılmaktadır

Şehre girdiğimizden beri heybeti ile büyüleyen kale değil, volkanik kökenli tepenin ta kendisi. Tepeyi görecek şekilde otel odamızda hazır geriyi birtek bizim gayretimiz kalıyor. Uzaktan bile korkutucu, bi okadar da tahrikedici.
Akşamdan kalma ve üsütmüş olmasam herşey daha kolay olacak. Saat 13:00 oldu hala yataktayım. Afyondaki son günümüz ve bi karara varmak lazım. “Off puff yat işte” ,“yaw! İstanbul’da zatii yatarsın kalk artık” , “ duş alır kendime gelirim” “zatii hastasın birde duş mu alcaksın yat biraz kendine gel” ohaaa saat 14:00 “kalk artık” “off ne zor” “pikacu ne durumda acaba, o da yatıyor hala” kendi kendime verdiğim binbir telkin sayesinde tırmanışa geçmeye karar verdim. Pikacu pek isteki değil. Oldum olası yürümeyi sevmez, birde tırmanma işi çıkardım. Hasta halime bakıp utandı. Mız mız yapmadı.
Kaleye çıkacağımız merdivenlerin önüme kadar taksi ile geldik. Taksici “çevrede su bulamassınız buralardan alın” diye bizi uyardı. 4 küçük petşişemiz merdivenlerin başındayız. İlk basamakdan itibaren çevre yöre sakini çocuklar bize su satmaya çalışıyor. Keşke almasaydık hem çocuklar para kazanırdı hem de taşımak zorunda kalmazdık. Kalenin tepesi dahil her bölümünde bu çocuklar var.
Merdivenleri çık çık bitmiyor. Merdivenlerde tek olcağımız düşünmüştük ancak panayır yeri gibi... Hal böyle olunca bir miktar rekabetde oluyor. Bir kaç dakika evvel sizi geçen grubu geçme hevesi ile molayı erken bırakıyorsunuz. Hasta olmasam geçemezlerdi :P
“Aaaa yuh artık 60'lık teyze tırmanıyor bizi geçecek” “sıgara işte vs vs” bir çok kişi bize fark attı. Sakın ola yerli çocuklar ile yarışmayın onlar pire gibiler bi varlar, bi yoklar. Pikacu zaman zaman bu kadar yeterli desede kaleyi görmeden inmeyecektik. Zarzor kalenin girişine geldik. Çevredeki tüm ağaçlar dilek ağacı olmuş, dilet taşı atabilceğiniz yerde var. Kale içersini daha düz hayal etmiştim. Kale surları insanların düşmesini engelleyici çit görevini görüyor. Manzara harika, yeni ve eski binalardan şehrin yayılım süreci açık birşekilde gözler önünde..

MÖ.VIII.-VII. Yüzyıllarda Frigler burasını kontrol altında tutmuşlar ve yöreyi hakimiyetlerine almışlardır. Ayrıca kalenin eteklerine de Akronio veya Akronium ismini verdikleri bir yerleşim yeri kurmuşlardır.Friglerden sonra Lydialılar, Persler, Pergamon Krallığı, Romalılar Bizanslıların eline geçmiştir.

Kız arkadaşı, ailesi, arkadaşı ile gelenler kale içersinde serpilmiş durumda . Yorgunluğun etkisi ile saalerce oturabilirsiniz. Geri dönüş gözümüzde büyüyor ama bir şekilde inmemizde şart. İnişte çıkış kadar zahmetli..2.30 saat süren bir serüven olmuş. Birdaha çıkar mıyım?. Hiç sanmıyorum.
Dile kolay 226 metre in çık.

Osmanlı döneminde Sultan II.Selim kaleyi onarmış ve en iyi afyonun bu çevrede yetişmesinden ötürü de kaleye Afyonkarahisar denilmiştir

Akşama kadar vakit geçirmeliyiz. Yemek yedik, şehirde dolanmanın anlamı yok, Otogara gitip otobüsümüzü bekliyoruz 3 4 saatimiz var. Vakit geçmek bilmiyor. Yorgunluk ve ateş beni bitirdi. Otobüs yolculuğu ise sorunsuz geçti sürekli uyuduk. Sabah 6:30 da Ataşehirdeydik

Hiç yorum yok: